Etiketler
Bioneers, biyomimikri, Dayna Baumeister, genç çiftçiler, Kenny Ausubel, konferans, mantar, Nina Simons, organik nesil, Paul Stamets, sürdürülebilir yaşam, TED
Bu yazı, yeni başlayan Cesur Yeni Dünya projemin web sayfasındaki yazılarımdan biridir…
Bioneers, Amerika’da sürdürülebilir yaşamla ilgili çalışmalar yapan vizyonerleri ve öncüleri uzun süredir bir araya getiren ve ekoloji, teknoloji, bilim ve toplumun sosyal dinamikleriyle ilgili konularda öncü girişimlere alan açan bir organizasyon, ağ, birlikte öğrenen ve üreten bir topluluk.
Uzun bir süredir radarımdaydılar, zaten Amerika’daki pek çok arkadaşım bu topluluğun bir parçası. Cesur Yeni Dünya seyahatini kurgulamaya (hissetmeye) başladığımda katılmak istediğim etkinlikler listesinde en üst sırada Bioneers Konferansı vardı. Ve ne mutlu ki bu hayalim gerçek oldu! Konferansın nasıl olacağını az çok hayal edebiliyordum ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu…
Sürdürülebilir, adil, doğayla bütünleştiğimiz bir dünyanın vizyonuna sahip ve sonsuz olasılıklara yürekten inanan binlerce insanın aynı mekanda bir araya geldiğini hayal edin. Sabah oturumlarında bütün katılımcılar büyük bir salonda toplanıp sahnede vizyoner ve sınırları zorlayan insanların inanılmaz hikayelerini, onların dilinden doğanın ve evrenin müthiş zekasını ve büyüsünü dinlemek, yolunda gitmeyene değil de nelerin mümkün olduğuna ve birlikte neler yapabileceğimize odaklanmak, yeni yaşamı içime çekmek gibiydi. Buluşmada konuşulan, sunulan ve yapılan herşey hayatın ve yaradılışın onurlandırılması ve kutlanmasıydı adeta. Ortamda yoğun ve güçlü bir yaratıcılık, işbirliği, dayanışma ve birlik enerjisi vardı. Konferansta atölye çalışmalarından ve sunumlardan hem pratik hem felsefi çok şey öğrendim ama asıl önemlisi, bu iyi-olma hali ve olasılıklara dair his tüm benliğime, hücrelerime öyle bir nüfuz etti ki dünyaya haykırmak istiyorum:
EVET, Cesur Yeni bir Dünya doğuyor şimdi!
Güzel haberlerim var dostlarım, insanlık dönüşüyor! Dünyada kaç kişi bu dönüşümün, bu hareketin bir parçası umrumda değil – ki sanırım 2012’de bilincin evriminin kritik eşiği aşılacak yani yeterince insan belli bir bilinç ve farkındalık seviyesine erişmiş olacak – ama şunu biliyorum: iyileşmek, şifa bulmak, hayat vermek ve yeniden yaratmak isteyen yaşam gücü daha önce şahit olduğum herşeyden daha kuvvetli. Evrimin bu dalgası senden ve benden ve hatta insanlığın tümünün toplamından daha güçlü! Bu, yaradılışın, şaşırtan bir hızla bir sonraki seviyesine evrimleşmesi ve biz sadece bu dalgayla birlikte hareket ediyoruz.
Bioneers Konferansı’ndan beni çok etkileyen bir kaç tecrübemi paylaşmak istiyorum burada ama konferansta yapılan müthiş sunumları kısıtlı bir süre için Bioneers arşivinden izleyebilirsiniz.
Organik Nesil
Bugün ABD’de nüfusun yalnızca %1′i çiftçilik yapıyor. Ve bu %1′in yaş ortalaması 63. Bu ABD’deki gıda üretimi ve çiftçiliğin geleceği için çok ciddi bir tehlike; hele de iklim değişikliğini, petrolün giderek azalıyor olmasını ve gıda sistemlerimizi acilen yerelleştirmemiz gerektiğini göz önüne alacak olursak…
Bu sebeple ABD’de gençleri tarıma ve çiftçiliğe geri kazandırmak için müthiş çabalar var – üstelik organik ve sürdürülebilir tarıma! Aile çiftliklerinin sorumluluğunu alan gençlerin yanısıra bir de ilk nesil çiftçi denilen ve toprakla çalışmaya ve sürdürülebilir tarıma gönül vermiş şehirli gençler var ki bunlar benim kahramanlarım.
Organic Valley, ABD’deki en büyük organik çiftçi kooperatifi ve misyonları organik tarım ve ülkede en yüksek kalitede organik gıda dağıtımı ile aile çiftçilik kültürünü kurtarmak.
Organic Valley, tarıma daha çok genci çekebilmek ve sürdürülebilir tarımla ilgili farkındalık arttırmak için, kooperatifteki en genç çiftçileriyle ”Organik Nesil” turları düzenliyor ve ekip okulları, üniversiteleri, Bioneers Konferansı gibi etkinlikleri ziyaret ediyor. Ben bu genç insanlarla Bioneers Konferansı’nda tanıştım ve onların inançlarından, azimlerinden ve farkındalıklarından çok etkilendim. Tükettiğim gıdaların kesinlikle onlar gibi toprağı seven, hayvanlarını seven ve yaptıkları işi seven insanlar tarafından üretilmesini isterim. Organic Valley kooperatifini, hem organik üretim yapan küçük aile çiftliklerini örgütlediği hem de gençlere, sevdikleri işi yapmalarına ve bu konuda kendilerini ifade etmelerine destek verdiği için kutlarım!
Biyomimikri
Biyomimikriyi bir süredir biliyorum. Biyomimikri (‘biomimicry’, hayat anlamına gelen bios ve taklit etmek anlamına gelen mimesis köklerinden oluşur) doğanın zaman tarafından denenmiş ve onanmış örüntü ve stratejilerini taklit ederek sürdürülebilir çözümler arayan bir tasarım disiplinidir. Temel fikir, gereklilikten yaratıcı olan doğanın bizim şu anda boğuştuğumuz pek çok problemi çözmüş olduğudur: enerji, gıda üretimi, iklim kontrolü, toksik olmayan kimya, ulaşım/taşıma, ambalaj ve bunun gibi daha pek çok konu…
Biomimikri Enstitüsü’nden Dayna Baumeister ”genç ve meraklı olanlar”la ilgili zihin ve yürek açan bir sunum yaptı Bioneers Konferansı’nda. Genç ve meraklı olanlar biziz, yani insanlık.
Eğer dünya bir yıl önce yaratılmış olsaydı, insanlık 31 Aralık geceyarısından sadece birkaç saat önce doğmuş olacaktı. Yani büyük resme baktığımızda ve diğer canlılarla kıyasladığımızda insan gerçekten çok genç bir canlı. Etrafımızdaki diğer canlı türler bizden çok daha uzun bir zamandır yeryüzünde, hatta bazıları en başından beri…Onlar bizim büyüklerimiz, dedi Baumeister, ve onlardan öğrenebiliriz.
Doğa, yeryüzünde yaşam ortaya çıktığından beri, milyonlarca canlı türünün geliştirdiği en şık ve bilge çözümleri tasarlıyor. Tek yapmamız gereken etrafımızdaki bu dehayı, yaratıcılığı ve bilgeliği görmek, duymak ve farketmek. Biyomimikri, yalnızca doğanın bilgeliğini taklit ettiği için değil, aynı zamanda bunu saygı ve alçakgönüllülükle yaptığı için bilimin bir sonraki seviyesidir diye düşünüyorum.
Çünkü ancak saygı ve alçakgönüllülükle insanlık yolunu yeniden bulacak.
Biyomimikri Enstitüsü’nün kurucusu Janine Benyus’un TED konuşmasını dinlemenizi öneririm. (Türkçe altyazı da var. Görüntünün hemen altındaki altyazı (subtitle) kutucuğundan Türkçe altyazıyı seçebilirsiniz)
Mantarla dünyayı kurtarabilir mi?
Mantarbilimci Paul Stamets’e soracak olursanız, evet, mantarlar dünyayı kurtarabilir. Kendisini Bioneers Konferansı’nda dinledikten sonra buna ben de büyük şans tanıyorum!
Belki biliyorsunuz; Paul Stamets dünyanın en tanınmış mantarbilimcilerinden ve aynı zamanda en çok gürültü koparan mantar aktivistlerinden biri.
Stamets, 30 yılı aşkın bir süredir mantarlarla çalışıyor ve bu süre zarfında 4 yeni mantar çeşidini keşfetmiş ve yenebilir ve tıbbi mantarların yetiştirilmesiyle ilgili sayısız teknik geliştirmiş.
Fungi Perfecti isminde bir de şirket kuran Stamets, ekibiyle beraber yeryüzünün ve insanların sağlığını iyileştirmek amacıyla gurme ve tıbbi mantarlar konusunda uzmanlaşmış. 21. yüzyılda mantarların yeni sektörlerde önemli rol oynayacağına inanıyorlar. Neler yapabileceklerini görünce mantarların gücünü inkar edemiyor insan:
- Bağışıklı sistemini güçlendirerek insan vücudunun viral hastalıklar ve kanserle mücadele etmesini desteklerler. (Paul Stamets’in kendi annesi Hindi kuyruğu (turkey tail) mantarından hazırlanmış bir ilacı kullanarak kanseri yenmiş)
- düşük kolesterol
- geleneksel beyaz şapkalı kültür mantarına tarım ilaçsız bir alternatif
- odunun ve tarımsal türev ürünlerin dönüşümüne destek
- herkes tarafından heryerde yetiştirilebilirler – dışarıda bahçenizde ya da kapalı alanda seralarda vs.
- ekolojik olarak tahrip olmuş alanları kısa sürede yenileyebilir, iyileştirebilirler.
Yeterince ilginizi çektiyse Paul Stamets’in süper ilham veren TED konuşmasına bir göz atın. (Maalesef bu konuşmanın Türkçe altyazısı yok)
Bu çok yaşlı varlıklar, mantarlar, insanlık için çok değerli öğretmenler. Stamets ve ekibini izlemeye devam edin
Son olarak, teşekkürler Bioneers ve kurucular Nina Simons ve Kenny Ausubel, milyonlarca insana Cesur Yeni Dünya’nın pırıl pırıl vizyonu ile ilham vermeye devam ettiğiniz için!
Resimlerin devamı için lütfen Cesur Yeni Dünya facebook sayfasına veya flickr sayfama bir göz atın.