Etiketler
Avatar, COP15, ekoloji, eril dişil dengesi, Kopenhag zirvesi
2009 yılında izlediğim son film ve 2010’da izlediğim ilk film AVATAR oldu. Son yıllarda izlediğim en ilginç filmlerden biri olan Avatar’ı çok sevdim. Tam bir teknolojik başarı olan bu filmi sanatsal bir kritikle değil ama ekolojist bir bakış açısıyla sevdim. Klasik bir iyi-kötü mücadelesi ve Hollywood klişelerinden de nasibini bol bol almış film ama doğayla insan ilişkisine dair öyle göndermeler, semboller ve mesajlar var ki, Avatar, kesinlikle en sevdigim filmler arasında yerini aldı. Söylenenlere göre yönetmen James Cameron 15 yıldır bu proje üzerinde çalışıyormuş ve filmi yapabilmek için teknolojinin yeterli seviyeye gelmesini beklemek zorunda kalmış.
Filmin – bana göre – mesajı, global kapitalist militarist sistemin yeryüzünü ve insanları tükettiği ve bunun böyle devam edemeyeceği, evrendeki canlı cansız tüm varlıkların birbirleriyle bağlantılı ve etkileşim halinde olduğu, evrendeki eril/dişil dengesinin önemi ve bu dengenin yeniden sağlanması gerektiği, insanlığın varolmaya devam edebilmek için evrimleşmesi gerektiği ve bunun gibi daha pek çok mesaj…yine de Hollywood’dan böyle bir mesaj çıkması ve bu filmin dünyada milyonlarca insan tarafından izlenecek olması hayret verici bir şey! Ama bana öyle geliyor ki 2010 yılında daha pek çok hayret verici gelişmeye şahit olacağız…
Tabi filmin zamanlaması da çok önemli. Avatar, Kopenhag Zirvesi’nin bittiği gün gösterime girdi. Yani tam da konuyla ilgili hassasiyet doruk noktadayken ve bizler Kopenhag’da “liderlerin” insanlığın geleceği için adım atamamasının hayal kırıklığını yaşarken Avatar’ın mesajı daha bir güçlü geliyor insanın kulağına…
Mutlaka izleyin…