Etiketler

, , , , , , , , , , ,

Ülkemde gün geçmiyor ki doğa ve kültürel mirasımızın katliam haberleriyle içimiz burkulmasın, biliyorsunuz güzelim Allianoi gitti, üzerini çamurla kapadılar baraj sularının altında kalmadan önce.

Ama bu ülkenin insanları da artık gidenin geri dönmeyeceğinin farkına vardılar ve artık her gün başka bir yerden direniş haberleri, başka bir toplumsal hareketin müjdesi geliyor. Bunlardan ikisini paylaşmak istiyorum sizlerle.

İlki bir Slow Food topluluğu olan Fikir Sahibi Damaklar‘ın lüferle ilgili başarısı! Lüfer de nereden çıktı diyorsanız, bakın FSD lüfer kampanyasına başlarken nasıl bir duyuru yapmıştı:

Biz İstanbul’u seven, Boğaziçi’ne aşık, lüfere hasret şefler, aşçılar, işletmeciler, gıda sektörü çalışanları ve İstanbullu lokanta, restaurant müşterileri olarak endişeliyiz. Avlanma alt limiti 14 cm olan lüferin, bu boyunun, henüz yumurta bırakmamış çinekop boyu olduğunu biliyoruz. Bir lüferin ancak 24-26 cm boyunda, erişkin bir balık olduğunda yumurta bırakabildiğini biliyoruz. Tezgahlarda gittikçe ufalan ve fiyatı da hergün artan lüferler görüyor olmamız, soyunun tükenmekte olduğunun bir işareti. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) da bu endişemizi doğruluyor. Boğaziçi’nden istiridye gitti, istakoz yok oldu. Hikayelerini okuyoruz sadece. Peki lüfer de yok olduğunda ne kalacak geriye? Lüfere İstanbullu sahip çıkmazsa, İstanbul’dan ne kalacak geriye? Biz diyoruz ki, Tarım Bakanlığı lüferin avlanma alt limitini en az 20 cm’e çıkartsın. Biz diyoruz ki, 24 cm’in altında bir lüferi, biz işletmelerimizde ya da tabaklarımızda istemiyoruz.

ve nihayet FSD çok çalışarak – pek meşhur lüfer koruma timleri ile sabah hal baskınları mı istersiniz, balıkçıları dolaşıp balıkların boyunu ölçmek mi dersiniz, balık restoranlarını organize etmek mi – zor olanı başardı!

-İstanbul’un lüferi Başbakanlık gündemine kadar girdi

-İstanbullu gerek yemeyerek ve gerekse de yazdığı dilekçelerle lüferin ve denizlerimizin gündemde hak ettiği yeri almasını sağladı.

FSD kurucusu Defne Koryürek daha çok çalışmamız gerek diyor ve şunu rica ediyor:

“Yeni yıl telaşı içerisinde ihmal etmeyin ve şu mesajı aşağıda iletişim bilgilerini de bulacağınız kişi ve kurumlara lütfen “derhal” gönderin:

“Başbakanımızın lüferin korunmasını gündemine aldığını mutlulukla öğrenmiş bulunuyorum. Korumanın ilk adımı lüferin hiç değilse bir kez üremesine fırsat yaratmaktır. Lüferin sirkülerdeki avlanma alt boyu ne zaman üreme boyu olan 24 cm’e çıkartılacak?”

Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü
Genel Müdür, Doç.Dr.Muzaffer AYDEMİR
maydemir@kkgm.gov.tr

Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü
Genel Müdür Yardımcısı, Dr.Durali KOÇAK
duralik@kkgm.gov.tr

Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü
Su Ürünleri Hizmetleri Daire Başkanı, Vahdettin KÜRÜM
vahdettink@kkgm.gov.tr

Başbakanlık
bimer@basbakanlik.gov.tr

Diğer haber, Loç Vadisi sakinlerinden.

Anadolu’nun bereketli topraklarını, paha biçilmez ekosistemini tehdit eden yüzlerce HES (hidro elektrik santrali) projesini duymuşsunuzdur. Bunlardan birisi Karadeniz’in cennet köşesi Loç vadisinde yapılmak isteniyor ama Loç vadisi köylüsu uzun bir süredir HES’i yapacak olan Orya Enerji şirketine karşı direniyor. Loç Vadisi Koruma Platformu, tam 21 gündür, yani 7 Aralık’tan beri Orya Enerji A.Ş. nin İstanbul Karaköy’deki merkezi Orya Han’ın önünde nöbet tutuyor. Kadını, erkeği, genci, yaşlısı, yağmur çamur demeden kendilerine hayat veren toprakların bütünlüğünü, kutsallığını koruyabilmek için direniyor, seslerini duyurmaya çalışıyor.

Üstelik haber aldığımıza göre…

Pelin Batu ve Türkiye Su Meclisi’nin İstanbul’daki üyeleri 30 Aralık’ta Loç Vadisi’nin oturma eylemini destekleyecek. Loç Vadisi halkının eylemini desteklemek için Pelin Batu ve Su Meclisi üyeleri 30 Aralık Perşembe saat 12.00’de Orya Enerji önünde buluşacak. Loç’taki mücadeleyi izleyen, destekleyen herkesi bekliyoruz.

Uzun lafın kısası, istiyoruz ki artık toprağın, suyun, kültürümüzün kıymetini bilelim, bu toprakların bereketini önümüzdeki nesillere en azından eksiltmeden teslim edelim, ait olduğumuz Anadolu’nun geleceğinde devlet ve şirketler kadar biz vatandaşlar da söz sahibi olalım. Bu toprakların çocukları olarak…

 

* Karikatür Latif Demirci